20130717

"amaan madem üç kuruşa çalışmak istiyor, çalışsın işte"

3/16/2012 tarihinde gelen ileti

Bu sitede hep mimarlar şikayetlerini anlatmış, bir de işveren açısından ben anlatayım dedim. Tahmin ettiğinizden farklı bir yazı olacağına eminim.

Öcelikle ofisteki şartlardan bahsedeyim. Benim ki ufak bir ofis, şu anda çalışan biri stajer olmak üzere iki kişi var. Çok fazla maaş veremiyeceğim için yeni mezun bir eleman aldım eğitmek üzere. Daha iş görüşmesinde burada şikayet edilen durumların sebebi ortaya çıkmaya başladı. Görüşmeye gelen herkes ne kadar maaş istiyorsun sorusuna "Ben buraya eğitim olarak bakıyorum, maaşı siz söyleyin" dedi. Onca ısrar ile ancak 1-2 kişi maaş beklentisini söyledi. Benim ayırdığım bütçe 1500 tl idi. Görüştüğüm, en iyi anlaştığım kişi maaş beklentisine 1500 tl demişti. İkinci görüşmede ortaya çıktı ki daha da düşük bir maaşı kabul etmeye razıydı, çünkü önceki iş yerinde şatları tam burda anlatılanların toplamı derecesinde kötüydü.

Benim sunduğum şartlar şuydu, akşam 6 da en geç yoğunluk varsa 7 de bu ofisten çıkılır. Acil bir iş yoksa cumartesi çalışılmaz. (Bunlar hep ben hariç) Geliş gidiş saatleri işini yaptığın sürece esnektir, sabah geç geldin diye kimseye laf etmem.

Maaş 1500 tl, 200 tl yemek (yetmez ise tekrar ayarlamak üzere), gerçek maaşından sigorta, yıllık 15 gün ücretsiz izin, izin kullanımı için bir yılı doldurma gereksinimi yok.

Maaş çok fazla olmasa da, burada okuduklarıma göre şartların iyi olduğunu düşünüyorum. Tabii ben bunları bir anda ortaya koymadım. Benim dönemimden bir arkadaşın ofisinde şunları gördüm. Haftanın 4-5 günü gecelere kadar çalışma, hafta sonları iş varsa ki hep var çalışma, akşam 11 de çıkan adama sabah 15 dk geç kaldın diye laf etme, internet vs de bir ton siteye yasak...

Tam burada şikayet edilen şeyler işte. Peki bu adam kötü bir adam mı? Hayır değil. Peki ne oldu da beraber aynı işte sabahladığımız, o zaman internet yok tabii, yüzyüze şikayet ettiğimiz sömürü düzeni bu dediğimiz adam aynı şeyleri çalışanlarına yapmaya başladı?

Bunun sebebi şu, burada bunca şikayet eden insanların bir kısmı bir gün kendi ofisini kuracak, ve kapısında bu şartlarda çalışmaya hazır 100 lerce insan bulacak. İşte o nokta seçim noktası. Ya 3 tane 1000 tlye sigortasız, yemeksiz adamı sabahlara kadar çalıştırıp bir sürü iş yapar, hem isim, hem de para kazanırsınız, ya da benim gibi bir kişiyi olması gerektiği gibi çalıştırıp, arkadaşlarınızın "abi işleri niye büyütmüyorsun, alsana 3 kişi, üç kuruş masraf topu topu" laflarını "Böyle iyi" diye geçiştirirsiniz. Ya da yüzlerine ne hale geldiklerini söylersiniz, ama anlamazlar ve arkanızdan "bu herif hiç iş bilmiyor, aptal" laflarını duyarsınız.

Burada şikayet eden arkadaşlar, bugün şikayet ettiğiniz patronlar sizsiniz, arkadaşlarınız, kankanız, sevgiliniz. Bu adamlar uzaydan gelmiyor, mimarlıkta babasının fabrikasını devralan sadece 1-2 "kötü kalpli patron" var, gerisi sizin gelecekte olacağınız kişiler. Ve sorun sadece para değil, isim de.

"Ben ismim duyulsun, bir çok iş yapayım" diyorsanız, siz de ucuza maksimum insan çalıştırmak zorunda kalacaksınız, ya da benim gibi yavaş yavaş büyüyeceksiniz, dönem arkadaşlarınızın arkasında kalacak isminiz, ego probleminiz yoksa vicdanınız rahat ve mutlu olacaksınız, ya da bir noktada nasırlaşıp "amaan madem üç kuruşa çalışmak istiyor, çalışsın işte" diyip, karanlık tarafa geçeceksiniz.

Negatif veya pozitif tüm yorumları bekliyorum, belki çalışanlarıma bir kaç daha iyi imkan sunabilirim bu sayede..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder