20101218

farkında olmadan yutulduğumuz ofisler

Son günlerde gözüme çarpan bu siteyle, bünyemde bir anlamda nepenthes etkisi bıraktığını ifade etmeliyim. Amaçlananın yaşadığımız sıkıntıların adeta sohbet ortamlarının olmazsa olmazı olarak tekrarlanan suya yazı yazmaktan öteye gitmeyen bir eylemden artık vücut bulmaya çalışan umut verici bir teşebbüse dönüşmesi sevindirici bir durum. Dilim döndükçe ve aklım erdikçe sanki mimarların kaderinin mitolojide ismi geçen
Trophonius'un kaderine benzediğini söylemeliyim. Öyle bir kader ki Delpi'deki Apollo Tapınağı'nı yapan bu mimarın günün birinde toprak tarafından yutulmuş olduğu ve yutulduğu bu yerde kendisine danışılan bir kahine çevirdiği anlatılmaktadır. Öyle bir kahindir ki kim ona danışsa bu yerden kedere boğularak geri döndüğü bilinmektedir. Biz, mimarlar!aslında bir anlamda adım attığımız bu hayatta farkında olmadan yutulduğumuz ofislere, çalışma masalarına ya da şantiyelerde elimizden gelenin en iyisini yapmanın endişesine düşmekte ve sonrada yorgunluğa yenik düşene kadar kendimizi işimizin ehli haline getirdiğimiz kanısındayım (en azından koşullar bunu gerektiriyor).Ya sonra...gömüldüğümüz bu hayatın, mimarlık mesleğine dışardan bakanların bize olan bakışlarını değiştiren acı gerçekleri anlatmakta ve endişeye düşmelerine sebebiyet vermekteyiz. ha evet belki kendi adlarına korku ya da endişe etmiyorlardır fakat en azından konu mesleklerden açılıp sona erene kadar hallerine şükrediyorlardır....sonuç mu, maksat tereddüt edip yazmamaktan daha iyidir işte.

isimsiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder