Bu siteden anladığıma göre asgari ücret üzerinden sigorta yapılması mimarlık ofisleri arasında uygulanan en yaygın uygulama. Bu da Türkiye'deki mimarlık ofislerinin çoğunun aslında hukuksuzluk ve suç işleme üzerine kurulu olduğunun göstergesi. Peki bu ofisler herkesin gözünün içine baka baka nasıl bu suçu işliyorlar? Bizlerin yüzünden...Bunlara sesimizi çıkartmadığımız için..
Ben bugün bir mimar olarak bankaya gidip kredi kartı çıkarmak istediğimde asgari ücret alıyor olarak görüldüğüm için banka beni geri çeviriyor. Ya da yarın öbür gün bir kredi çekmek durumunda kalsam bankanın kapısından giremeyeceğim belki de. Bu hukuksuzluğun günlük hayatımıza nasıl yansıdığının en basit örneği. Biz bu muameleyi hakediyor muyuz? Bence hayır. Bu kadar zorlu bir eğitimden geçip, zor şartlarda çalışıp, patronlarımıza para kazandırıp sonunda bir kredi kartı almak için bile rezillik çekmeyi haketmiyoruz. Patronlarımızın da göz göre göre hem bizi hem de devleti soymaya hiç hakkı olmadığını ve suç işlediğini artık gerekli mecralara anlatma vakti geldi. Öncelikle mimarlar odasına bu konuyla ilgili bir düzenleme yapılması konusunda baskı yapmamız ve maliyenin de bu durumlardan haberdar edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mimarlar Odasına bir mail atarak bu siteyi takip etmelerini rica edeceğim. Zaten haberdar oldukları bir durum ama artık bizlerin bu durumdan rahatsız olduğumuz anlamaları ve bir şeyler yapmaları için güzel bir yol olur diye düşünüyorum.
isimsiz
bu blog, mimarlık camiasındaki çalışma koşulları ile ilgili hikayelerin paylaşıldığı bir platformdur. amaç konuşuldukça sektördeki nerdeyse herkesin şikayet ettiği "sefil" koşulların biraz daha su yüzüne çıkması, normalliğini yitirmesidir; çok ışıltılı, çok şık, çok tasarım mimarlık sektörünün yerlerde sürünen standartlarının aslında normal olmadığının içinde olan çalışanları tarafından algılanılması ve duyurulmasıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ben asgari ücretten sigorta, fazla çalışma saatleri, resmi tatillerde çalışma gibi çalıştığımız şartları "Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü" ne mail atarak bildirdim ve ne yapılacağını sordum, bana verdikleri tek ve kısa cevap "gelip şahsen dilekçe ile başvurmadıkça hiçbir şey yapamayız" oldu.
YanıtlaSil''Öncelikle mimarlar odasına bu konuyla ilgili bir düzenleme yapılması konusunda baskı yapmamız ve maliyenin de bu durumlardan haberdar edilmesi gerektiğini düşünüyorum.'' kısmına özellikle katılıyorum. Bunu gerçekleştirmek adına bu site önderliğinde ve aracılığı ile bir eylem planı yapmak gerek artık. Bu konuda izlenecek yöntemler için önerileri burda paylaşmaya başlayalım...
YanıtlaSilSorun mimarlık eğitiminin iyi verilememesiyle başlıyor.
YanıtlaSilİkinci aşama tecrübe edinene kadar ezilmek.
Üçüncü aşama mimarlar odası birim fiyatları üzerinden %50 indirim yaptırarak projelerin kalitesine değil ne kadar çok daire çıkartıldığına bakan , yaptığınız projeye lüks deyip olmayacak projelere olur diyen müteahhitlik camiası.% 40 vergiye gider.Kalan %10 ile büro yürütülemeyeceği için maaşları düşük göstermek yanında farklı yollarla vergiden kurtulunmaya çalışılır( ki bu haksız vergidir .Almadığınız paranın vergisini ödersiniz.)
50.000 e mal edip 350.000 e satan müteahhitlerde kilitleniyor iş.Serbest piyasa şartlarında rekabete dayanmak, fiyatı giderek artırmak gerekiyor .Bunu yapabilen mimarlar da var .Çevre , ikna ve pazarlama kabiliyeti ve mimari yeteneği ayrıca dolandırıcıları tespit etme kabiliyetlerini bir arada toplamak gerekiyor.Sonuçta ömründen ömür gidiyor insanın. Değer mi diye düşünen bukadar mimar olması korkunç.Arkadaşlar öyle yada böyle 5 yıllık 10 yıllık tasarım ,şantiye , büro yönetimi, proje yönetimi , pazarlama bilginizi kitaplaştırın .Üniversitedeki azarlama makinesi hocalarınız gibi olmazsanız yeni nesle bilgi aktarımı yaparsanız daha yetkin mimarlar yetişir.Bu meslek ancak böyle saygın bir konuma gelir.Yoksa 30 yıllık kalfayım bu projeyi "beğenmedim " diyen kalfa müteahhitlerle uğraşır dururuz.
YanıtlaSil