öğrencilik dönemimde tatillerde farklı ölçeklerde birçok farklı ofiste çalıştım. tabii o zamanlar toyluğumuz, biraz da ana-babanın desteğiyle, aman tecrübe olsun amacıyla bedava çalıştım. lisansım bittikten sonra amerika'yayüksek lisansa gittim, orada yarım gün, tatillerde de tam gün çalışabileceğim bir iş buldum. Normal mesai saati 8-4 arası idi. Patron benimle her sabah toplantı yapardı. neyi nasıl yapacağımızı anlatırdı, autocadde bilmediğimiz bir komut varsa onu da gösterirdi. bir fuar veya toplantı oldu mu beni de yanında
götürürdü. bir mesai şablonu vardı. hangi işi kaç saatte yaptım oraya yazardım. yanlışlarım olurdu, hiç bağırmazdı, anlatırdı. bir kere işi yetiştirememiştim, saatte 4 olmuştu. tabii bu kadar iyi bir patrona mahçup olmak istemezdim, o yüzden hiçbir mesai ücreti beklemeden çizmeye devam ettim. saat 4.15 te beni ofiste gördü, sen hala burada mısın diye azarladı beni. önce anlamadım. Meğerse sevgili patronum mesai ücreti ödemek istememiş. git evine, yarın tamamlarsın dedi bana.
götürürdü. bir mesai şablonu vardı. hangi işi kaç saatte yaptım oraya yazardım. yanlışlarım olurdu, hiç bağırmazdı, anlatırdı. bir kere işi yetiştirememiştim, saatte 4 olmuştu. tabii bu kadar iyi bir patrona mahçup olmak istemezdim, o yüzden hiçbir mesai ücreti beklemeden çizmeye devam ettim. saat 4.15 te beni ofiste gördü, sen hala burada mısın diye azarladı beni. önce anlamadım. Meğerse sevgili patronum mesai ücreti ödemek istememiş. git evine, yarın tamamlarsın dedi bana.
o anda aklıma dank etti ve istanbul'da kendimi sömürttüğüm onca zamana acıdım. demekki olması gereken buymuş dedim.
isimsiz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder